"... Henüz Doğu’da kendi imparatorluğunu kuramamış İngiltere’nin diplomatları, seyyahları, korsanları, tüccarları ve şirket temsilcileri sadece keşif, kazanç ve ticaret amacıyla değil, aynı zamanda güçlü Katolik devletlere, Fransa ve İspanya’ya karşı ittifak arayışıyla da İslam topraklarına gidiyorlardı. Onların İslam algısını daha çok belirleyen ise, karşılaştıkları Müslümanlarla girdikleri mücadelenin şiddeti oluyordu. Osmanlı veya Babürlü imparatorluklarını ziyaret eden İngilizlerle, “Berberi” korsanların diyarı Cezayir’de esir düşenlerin yorumları çok farklılaşabiliyordu.
İngiltere ve İslam Dünyası, İngilizlerin Sünni veya Şii Müslüman diyarlarla ve Doğu Hıristiyanları ya da Yahudileriyle olan karşılaşmaları kadar, İngiltere’deki kültürel yaşamın, ev hayatının, hatta kimliklerin İslam ülkelerinden ithal edilen fikirler, mallar, stiller ve tekniklerden nasıl etkilendiğini de renkli örneklerle gözler önüne seriyor."